1-ÇOCUKLAR KISKANÇLIK DÖNEMİNDE NASIL DAVRANIRLAR?
Eve bir kardeş gelmesi çocuğun yaşına bakılmadan onun dünyasını değiştiren bir durumdur. Kıskançlıkta kardeşe duyulan yoğun öfke vardır. Çünkü kardeş tüm düzeni değiştiren kişidir. Çocukla kardeş arasındaki yaş farkı ne kadar az olursa kıskançlık o kadar fazla olur. 3 yaşından küçük çocuklar anne ilgisinin azalması sonucu kardeşe daha büyük tepki gösterebilirler. 2-6 yaşa arası dönemde kardeş kıskançlığı duygusunun yoğun bir şekilde yaşandığını görüyoruz.
2-NE OLUYOR DA KISKANÇLIK BAŞLIYOR?
Büyük çocuk anne babasının kendisine olan ilgisinin ve sevgisinin biteceğini düşünerek kardeşiyle anne ve babasının sevgisini paylaşmak istemiyor. Aslında çocuğun sorunu, annebabasının sevgi ve ilgisini kaybetme korkusu. Anne babasının sevgisinin artık biteceğini düşünüyor. Bazen gizlice bazen de açık açık kıskançlığını belli eder. Bazıları hiç belli etmeden kardeşe aşırı ilgi de gösterebiliyor. Sırf annesine yakın olmak için. Annenin ondan uzaklaşmaması için. İster gizli ister açık kıskançlık hepsinde çocuk kendini terk edilmiş, desteksiz ve güvensiz hisseder.
3-KISKANÇLIK ÇOCUĞU NASIL ETKİLİYOR?
Kıskançlık çocuğu hem ruhen hem fiziken etkiliyor. Küçük yaştaki çocuklar duygularını sözel olarak ifade etmekte güçlük yaşarlar. Kardeşine karşı hissettiği kıskançlık duygusunu huzursuzluk, huysuzluk, uyku ve yeme sorunları, hırçınlık şeklinde dışa vurabiliyorlar. Böylece hem sıkıntılarının olduğunu gösterip hem de ilgiyi üzerlerine çekiyorlar.
Kardeş kıskançlığı yaşayan çocuk karışık duygular hisseder. Çocuk bir yandan kardeşini çok seviyor bir yandan da kendi durumuna üzülüyor.
4-KISKANÇ ÇOCUĞUN TEPKİLERİ
Kıskançlık nedeniyle çocukta, emekleme, bebekçe konuşma, biberonla beslenmeye geri dönme, alt ıslatma, tırnak yeme, parmak emme, kekemelik ya da konuşma gecikmesi, anneye aşırı bağlılık, anne ile bebeği yalnız bırakmama içe kapanma gibi belirtiler görülebilir. Unutulduğunu hisseden çocukta kıskançlık duygusuyla birlikte nefret korku gibi duygular gelişebilir. Tüm bu olumsuz duyguların bir araya gelmesiyle davranış sorunları ortaya çıkabilir. Kardeşine olumsuz söylemlerde bulunması. Kardeşine veya eşyalarına zarar verebilir. Anne babasına sıklıkla onu sevip sevmediklerini sorabilir. Psikosomatik sorunlar görülebilir. Mide bulantısı, baş dönmesi gibi.
Ebeveynler ne zaman yardım almalı? Çocukta geçmeyen uzun süren bir moral bozukluğu ve mutsuzluk, eski hayat enerjisinin olmayışı, eskisi gibi istekli oyun oynamaması, altına ıslatması, tırnak yeme, uyku bozuklukları, yemek bozuklukları, aşırı öfke , hırçınlık, depresyon, vurma, arkadaşlarına zarar verme, fobiler, takıntılar, tutturmalar, her fırsatta kardeşini kötülemesi ve zarar vermesi gibi davranışlar gözleniyorsa mutlaka profesyonelden destek alınmalı. Oyun terapisi etkili yöntemler arasında. Oyun terapisi seanslarıyla çocuklar, davranışlarını etkileyen kızgınlıklarını, korkularını, üzüntülerini, endişelerini, çaresizliklerini, hayal kırıklıklarını oynayarak dışa vurur ve deneyimlerini oynayarak anlatırlar. Çocuk oyun odasında terapistin kendini koşulsuz kabul ettiğini görüp, duygu ve davranışlarını istediği gibi oyunla gösterir. Bu sayede, çocuk oyun terapistinin de yardımıyla kendisi için zor olan negatif duygularını ve yaşam deneyimlerini yeniden yaşar ve üzerinde çalışarak baş etme becerilerini geliştirme şansı bulur. Oyun seansları ilerledikçe ve çocuk oyun içinde güçlendikçe duygusal sıkıntılarda rahatlama sağlanır ve iyileşme kendiliğinden gerçekleşir. Bu odada kendini, istediği gibi deneyimleyen çocuk, gerçek hayatında başa çıkmakta zorlandığı, kendini yetersiz, değersiz hissettiği becerilerinde de kendini deneyimlemeye başlar. Tabi ki bu süreçte bu aşamalara destek olması amacıyla aile bilgilendirme görüşmeleri, ebeveyn tutumlarını düzenleme ve işbirliği çalışmaları da oyun terapisiyle birlikte sistemli şekilde ilerler.
Ayrıca bazı projektif testler uyguluyoruz. Küçük yaşlardaki çocuklar için resimli veya hikayeli olanları tercih ediyoruz. Psikanalitik öylü testleri,(hikayeler içeren) CAT sözel projektif testleri (10 tane hayvan resmi içeren) uyguluyoruz. Resim çiziyoruz. Örneğin aile resmi çizdiriyoruz. Çocuğun resimlerine bakarak onun ihtiyacının hangi alanda olduğunu, şefkate daha fazla gereksinim duyup duymadığını ve mutlu olup olmadığını anlayabiliriz. Aile çizimlerinde, çocuk kendi değerini ve aileye ait olma hissini, kendini çizimde yerleştirdiği konumla ifade eder. Eğer çocuk kendini aile resmine dâhil etmiyorsa aile tarafından değer verilmediğinin bir ifadesi olabilir. Çocuk kendini kardeşinden farklı ve soyutlanmış hissediyorsa; kendini bir köşede, aile etkinliğine katılmayan bir durumda çizecektir. Bazen aile fertlerinden birini ya da kardeşini resme dâhil etmeyebilir. Bu, çocuğun bir ebeveyne ya da kardeşine karşı hissettiği kızgınlık, reddedilme duygularını yansıtıyor olabilir. Resimde küçük kardeşin anne babanın elinden tutuyor olması ve diğer çocuğun çok uzaklarda çizilmesi veya hiç çizilmemiş olması, sevgi yoksunluğunu, kardeş kıskançlığını, kendisini yok saydığını, iç çatışmaların bir göstergesi olabileceği düşünülebilir.
5-KARDEŞ KISKANÇLIĞINA KARŞI ANNE BABALAR NASIL DAVRANMALI?
1-Kardeş olayının herkes için yeni bir durum olduğu, tüm aile fertlerinin bu yeni düzene göre bazı ayarlamalar yapması gerektiği baş başa iken konuşulmalı, yapılacak düzenlemeler için bilgi verilmelidir. Soruları cevaplanmalıdır.
2-Yeni bebek çok hassas olduğu için annenin bir müddet ona bakması gerektiği, bebeğin konuşamadığı ve isteklerini anlatmak için ağladığı da çocuğu anlatılmalıdır. Her ne olursa olsun annenin ve babanın dönüşümlü olarak ayrı ayrı büyük olana zaman ayırması, onunla oyun oynaması, birlikte kısa gezintilere çıkarması çok önemlidir.
3-Bebeklik fotoğrafları ortaya çıkarılarak, bu ilginin bebek iken ona da aynen verildiğinin anlatılması süreci kolaylaştıracaktır.
4-Kardeşiyle ilgili karışık duyguları olan çocukların konu edildiği öyküler okumak çok yararlıdır. Çocuk, hikayedeki büyük olan ile özdeşim kurar ve duygularında yalnız olmadığını anlar. Rahatlar, kendini farkında olmasa da suçlamaktan vazgeçebilir.
5-Kardeş kıskançlığı duygusuyla savaşmak yerine bu duygunun normal kabul edilebilir olduğu belirtilmelidir. Çocuğun duygularını yansıtmasına izin verilmeli. “Bazen seninle ilgilenemediğim için bana kırılıyor musun?” veya “Kardeşin olunca seni daha az mı sevdiğimi düşünüyorsun?” gibi sorularla rahatlatılabilir.
6-Çocuk bebeğe zarar veriyorsa, aşırı tepki göstermeden çocuğa net ama sert olmayan bir uyarıda bulunulmalıdır. “Biz birbirimize vurmuyoruz, can acıtmıyoruz”, “Neye sıkıldın, sinirlendin, gel konuşalım ama kardeşin çok minik, böyle anlayamaz” diye yaklaşabilirsiniz.
7-“Sen abla/abisin; o küçük” diyerek anlayışlı olmasını, küçük kardeşiyle her şeyini paylaşmasını beklemeniz ya da ona öncelik vermesini istemeniz çok yanlış bir tutumdur. Büyük olan da çocuktur. Bu beklenti demokratik değildir. Haksız beklentiler sadece kardeşe ya da aile büyüklerine karşı kırgınlığa ve öfkeye sebep olur.
8- Aile kuralları belirlenmeli. Ev ortamında genel olarak geçerli olan birkaç temel kural belirleyin. Kurallar, sınırlar, yaptırımlar aile içi düzen için olduğu kadar çocukların davranışlarının sorumluluğunu almaları için de önemlidir.
9-Davranışlarını eleştirirken birbirleriyle kıyaslama yapılmamalı. “Bak kardeşin ne kadar iyi huylu, ne kadar seviliyor, sen ise böyle davranırsan, benim de sevgimi kaybedeceksin” şeklindeki tehditler sevilmediği, istenmediği duygusunu körükler, bundan da kardeşlerini sorumlu tutar.
6-KARDEŞ KISKANÇLIĞINI ÖNLEMEK MÜMKÜN MÜ?
Kardeş kıskançlığını engellemek veya yok etmek için formül yoksa da, bu duyguyu hafifletmek için pek çok yol vardır. Çocuklarını birbirleriyle kıyaslamayan, çocuklardan birinin tarafını tutmayan ve bütün çocuklarına eşit sevgi ve ilgi gösteren anne-babalar, bu konuda başarılı sayılabilirler. Çocuklara eşit davranmak demek, hepsine aynı hediyeyi almak, hepsini aynı anda öpmek demek değildir. Eşit davranmak demek, her çocuğa ailede özel bir yeri olduğunu hissettirmek, her çocuğun bir değeri olduğunu kendisine göstermektir. Haksızlık yapmamak da, her çocuğa uygun olanı, ihtiyaç duyduğu zaman almaktır. Taraf tutmamak ise, kardeş kavgalarında sürekli aynı çocuğu haklı çıkarmamaktır.
Tüm kıskançlık ve sonunda oluşacak sorunlara rağmen kardeşler birbirleri için özdeşim modeli oluşturur. Yapılan araştırmalar kardeşleriyle baş başa kalan çocukların onları kucaklayıp, güven verici sözler söyleyerek onları rahatlattıklarını gösteriyor. Bu da kardeşlerin paylaşma, empati duygusu geliştirme ve yardımlaşma gibi sosyal becerileri birbirlerinden öğrenmelerini sağlıyor.
KARDEŞLER ARASI KISKANÇLIK DERECESİ EBEVEYNLERİN TUTUMUNA GÖRE DEĞİŞİKLİK GÖSTERİR Mİ?
1-Anne babasının kendisine âdil davranmadığı hissine kapılırsa, bunun sonucunda güven bunalımı yaşar. Adaletsizlik güvensizliği, güvensizlik kıskançlığı arttırır. Kardeş kıskançlığı her ailede görülür. Önemli olan kıskançlığın davranış bozukluğu halini almamasıdır. Ebeveynler kurdukları iletişimde eşitlik ilkesine sadık kalayım diye uğraşırlarken, bir yandan da çocuklarının duygu dünyasını anlamayı ihmal etmemelidirler. Örneğin aynı oyuncağı aldınız. Doğru yaptınız mı?
2-Kıskançlığa yol açan bir başka yanlış tutum, çocuklardan birinin tercih edilmesidir. Bazı ailelerde erkek çocuğa çok önem verilir, bazılarında da kız çocuğa. Bazı ailelerde yetenekli veya başarılı çocuğa ilgi gösterilir, diğerleri ihmal edilir. Bazılarında en küçük çocuğun özel bir yeri vardır. Nedeni ne olursa olsun, çocuklardan birinin tercih edilmesi, diğerlerini mutsuz eder, aralarında kıskançlık yaratır.
Comments